Türkiye’de ve dünyada çeşitli medya organlarında Türkiye’nin dolaylı yollardan Suriye’deki savaşı kışkırttığı, Daeş’in petrol ticaretine aracılık ettiği ve kendi sınırlarından terörist grupların geçişine kasten göz yumduğu gibi çeşitli iddialar gündeme getirilmişti. Ocak 2014’te Adana’da Mit’e ait olan tırların durdurulması hadisesi ile Türkiye’nin teröre yardım ettiği iddiası dillendirilerek Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanabileceği tezi öne sürülmüştü. Oda Tv haber sitesinde 29.07.2015 tarihinde Avukat Vural Ergül tarafından kaleme alınan “Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM) Erdoğan, Davutoğlu, Ala ve Fidan için harekete geçti” başlıklı yazıda, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve beraberindeki ekibin hangi şartlar ve siyasal zeminde yargılanabilecekleri tafsilatlı bir şekilde açıklanmış, tüm ihtimaller titizlikle değerlendirilmişti.
Suriye’deki iç savaşın başlangıcından günümüze kadar geçen süreç incelendiğinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem Türkiye’deki kamuoyunda hem de uluslararası kamuoyunda Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçu kapsamında yargılanması gerektiği imasının dile getirildiği ve hatta yargılanması gerektiğinin ileri sürüldüğü, bu doğrultuda çalışmalar, kampanyalar yapıldığı bilinmekte.
Bu bağlamda Mit tırları hadisesi kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül hakkında hazırlanan iddianamede savcı, Dündar ve Gül’ün “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, sahte ihbar ve delillerle teröre yardım eden ülke konumuna sokarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını sağlamak”amacıyla hareket ettiklerini ifade etti. Cumhuriyet Gazetesi de 28.1.2016 tarihli “Savcı Köşeye Sıkıştı” başlıklı haberinde, aslında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun vatandaşlarının UCM’de yargılanamayacağını, savcının bu bilgiye vakıf olmadığını ima ederek Dündar ve Gül’e isnat edilen, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, sahte ihbar ve delillerle teröre yardım eden ülke konumuna sokarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını sağlamak”suçunun geçerliliğinin ve tutarlılığının altını oymaya çalışarak savcıyı ve iddianameyi itibarsızlaştırma gayretine girdi.
UCM ve Türkiye’nin durumu incelendiğinde, Türkiye UCM’ye taraf devlet olmamakla birlikte mevcut koşullarda UCM, Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir vatandaşını mahkemenin uluslararası hukuk tarafından tanımlanmış ağır suçları işlediği şüphesi bulunan bireyler hakkında dava açabilme yetkisinin hasıl olduğu durumlar çerçevesinde sıralanan 4. madde gereğince yargılayabilir. Söz konusu 4. madde şöyledir:
“İstisnai olarak, suçlar uluslararası barış ve güvenliğin tehdit veya ihlal edildiği durumlarda işlendiğinde ve BM Güvenlik Konseyi durumu BM Şartı Bölüm 7'ye uygun şekilde mahkemeye gönderdiğinde.”
Bu bilgilere istinaden, Dündar ve Gül hakkında Savcı İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede yer alan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, sahte ihbar ve delillerle teröre yardım eden ülke konumuna sokarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını sağlamak” suçuna ilişkin, Cumhuriyet Gazetesi’nin Türkiye ve herhangi bir vatandaşının UCM’de yargılanamayacağını ileri sürmek suretiyle savcının Dündar ve Gül’e isnat ettiği suçun gerçeğe dayanan bir gerekçesi olmadığını dile getirmesi, bahse konu olan suçlamaya yönelik bir çarpıtmadır.
Yalan Haber Linkleri
Doğru Haber Linkleri
- http://www.ucmk.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=191&Itemid=104
- http://www.mfa.gov.tr/uluslararasi-ceza-divani-ve-turkiye.tr.mfa
- http://sorular.rightsagenda.org/soru-cevap/?g=7
- odatv.com/uluslararasi-ceza-mahkemesi-erdogan-davutoglu-ala-ve-fidan-icin-harekete-gecti-2907151200.html
- https://www.icc-cpi.int/en_menus/icc/Pages/default.aspx