21 ve 22 Ekim 2015 tarihlerinde Taraf, Radikal, Karşıgazete ve Bugün gibi bazı haber siteleri CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in bir iddiasına yer verdi. CHP’li vekil "Suriye’nin Guta bölgesinde bundan 2 yıl önce kullanılan ve 1300 kişinin ölümüne sebep olan sarin gazı saldırısının sorumlularından birisinin de Türk hükûmeti olduğunu" iddia etti. Erdem, "sarin gazının Türkiye’de bazı iş adamları vasıtasıyla temin edildiğini ve maddelerin Suriye’ye geçişine Türk istihbaratının kolaylık sağladığı" iddiasında bulunmuştu.
Fakat yaptığımız araştırmalar sonucunda Eren Erdem veya CHP tarafından ortaya atılan bu iddiaların gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Dünyanın önemli gazetelerinden biri olan The Guardian gazetesinde yayınlanan ve Eliot Higgins ve Dan Kaszeta imzasını taşıyan bir yazı, bahsi geçen bu saldırıda herhangi bir sarin gazı kullanımının imkânsızlığını çok net bir şekilde vurguluyor. "Türkiye’nin, Suriye’deki Kimyasal Saldırıya Müdahil Olmadığı Açıktır” başlığını taşıyan yazı, sarin gazının üretim, lojistik ve iktisadî açılardan çok fazla külfetli bir iş olduğunu belirtiyor ve bu konudaki bir dizi iddianın asılsızlığı üzerinde tek tek duruyor.
Yazıyı kaleme alan gazetecilerden 1979 doğumlu Eliot Higgins; Suriye üzerine yazdığı yazılarla birçok gazeteci ve insan hakları grubu tarafından kendisine başvurulan İngiliz bir gazeteci. Özellikle Suriye’deki savaş esnasında kullanılan silahlar üzerine analizler yapmaktadır. Suriye’deki savaştan sonra bölge üzerine yoğun çalışmalar yapmaya başlayan Higgins, birçok gazetecinin, insan hakları organizasyonlarının ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların övgüsünü topluyor.
Makalenin diğer yazarı Dan Kaszeta ise; CBRN Defense (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer savunma) uzmanıdır. Bir süre Amerikan ordusunun kimyasal, biyolojik ve nükleer tehlikelere karşı muhafazadan sorumlu olan biriminde görev aldı. 2002 yılında Amerikan Gizli Servisi’nde görev alan Dan Kasteza yaptığı çalışmalardan sonra, Amerikan Savunma Bakanlığı’nca da Sivil Hizmet Madalyası’na layık görülmüştür.
Higgins and Kaszeta imzalı "Türkiye’nin, Suriye’deki Kimyasal Saldırıya Müdahil Olmadığı Açıktır" makalesinin geniş bir özeti;
Türkiye’nin Suriye’ye Yapılan Kimyasal Saldırıya Müdahil Olmadığı Açıktır
Geçtiğimiz hafta London Review of Books, Pulitzer ödülü sahibi gazeteci Seymour Hersh’in The Red Line and the Rat Line (Kırmızı Çizgi ve Kalleşlik Çizgisi) isimli bir makalesini yayınladı. Bu makalede Hersh Türkiye hükûmetinin, geçtiğimiz Ağustos’ta Şam’a yapılan sarin saldırısında, Suriye’li muhalif grup Nusra Cephesi ile olduğu iddia edilen ilişkisini detaylandırıyor. Bu saldırıda yaklaşık olarak 1000 ilâ 1400 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
6000 kelimelik bu makalesinde Hersh, her bir iddiasında ağırlıklı olarak tekil, isimsiz kaynaklara dayanmaktadır ve Saddam Hüseyin’in 1988’de Halepçe’de gerçekleştirdiğinden bu yana en geniş kapsamlısı bu kimyasal saldırıdan Türkiye’nin sorumlu olduğu bir hikâye oluşturmaktadır. Fakat Hersh’in bu hikâyesi gediklerle doludur, ve bu durum onun kaynaklarının ve çıkarımlarının güvenilirliğini şüpheli bir hâle getirmektedir.
Hersh 21 Ağustos’ta kullanılan ve de saldırıların anlaşılması için kilit bir noktada bulunan mühimmattan hiç söz etmemektedir. Democracy Now’daki bir röportajında Hersh, bu silâhların el yapımı olduğunu ve de Suriye’nin cephaneliğinde bulunmadığını dile getirmektedir. Bu iddiaların ikisi de yanlıştır.
21 Ağustos’ta iki çeşit mühimmat kullanılmıştı ve bu iki mühimmatın ikisi de sarin gazının yayılımı ile ilişkilendirilmektedir. Bunların her ikisi de AB ve OPCW (Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü) tarafından kayıt altına alındı. Bu iki maddenin sarin gazı olduğuna dair pozitif işaretler verdiler. Bir tanesi Sovyet devrinden kalma M14 140mm bir topçu roketiydi ve kesinlikle “ev yapımı” bir mühimmat değildi. İkincisi de büyük ölçüde bilinmeyen bir mühimmattı.
Peki ya Hersh’in, Türkiye’nin, El Kaide’ye bağlı Nusra Cephesi’ne Halep’te sarin üretmesi için yardım ettiği iddiasına ne demeli? Burada yedi noktaya değinmek gerekmektedir: üretimin zorluğu, nicelik, silah seçimi, ekonomi, lojistik, saklama ve de üretilen şeyin kendine has özellikleri.
Birincisi sarin, üretimi zor olan bir gazdır. Bunun aksini iddia eden her kim olursa olsun hem tarihten hem de kimyadan bîhaberdir. Almanya, ABD ve eski Sovyetler Birliği sarin üretimini geliştirmek için senelerini harcadılar. Sarin üretimi bir dizi karmaşık adımı ve yüksek oranda tehlikeli kimyasalların titizlikle kontrol edilen yüksek sıcaklık ve basınçta işlenmesi becerisini gerektirmektedir.
İkincisi , nicelik. Üretimi geliştirmek yeterli değildir – bir karış dolusu üretimle, yaklaşık olarak yarım ton gerekecek olan Ağustos’taki saldırı için yeterli miktar üretim arasında fark vardır. İkincisi yalnızca büyük devletlerin üretim programlarınca ulaşılabilecek bir ölçeği varsaymaktadır.
Üçüncüsü silâhın seçimi. Modern bilim ve mühendislikçe elde edilebilir tam teçhizatlı kimyasal savaş vasıtalarının arasında, sarin yapımı en zor olanıdır. Öyleyse seçilen silah neden sarin gazı olsun?
Dördüncüsü iktisat. Bu operasyonun yürütülebilmesi, bir tesisin de yanı sıra birçok sayıda ve yüksek seviyede eğitilmiş insan, ham madde, ve de özel ekipman gerektirecektir.
Beşincisi lojistik. Prekürsör maddeyi sihirli bir şekilde sarine çeviremezsiniz: 1 kg sarin elde etmek için 9 kg maddeye ihtiyaç vardır.
Altıncısı, saklama. Bütün bunların hepsini nasıl saklayabilirsiniz? Bina, stok zinciri, insanlar, para ve de oldukça kokan bir atık yığını. Bütün bunlar nerede?
Sonuncusu da üretilen şeyin kendine has özellikleri.
Bütün olarak bakıldığında, bahsi geçen bu noktalar yüksek derecede bir imkânsızlık anlamına gelmektedir. Sarin gazının, böylesi bir gazın fabrikasına sahip olduğunu itiraf eden insanlar tarafından getirilmiş, hükûmet tarafından kontrol edilen, etki mahallinin 2 km uzağındaki yerlerden ateşlenmiş, hükûmetin 2012’den beri kullanmakta olduğu mühimmat içerisinde getirilmiş olması daha mümkün değil midir?
Doğru Haber Görseli
YALAN
İBB İcraatları
28 Temmuz, 2022
Daha önce de söylenmiş ama yapılmamıştı; Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2.el fiyatına sıfır otomobil vaadi yine daha öncesinde sonuçsuz bırakılan bir vaadi akıllara getirdi. Özgür Özel "CHP'ye oy verene traktör bedava!" söyleminde bulunmuş fakat icraati olmamıştı.
YALAN
Sosyal Medya Tiyatrocuları
12 Haziran, 2022
CHP'nin mitinginde 21 Mayıs 2022 tarihinde kürsüye yeni bir isim daha çıkartıldı; Nusret Güllü. “Ayağımda ayakkabı bile yok!” diyen Nusret Güllü’nün sosyal medya hesabı incelendiğinde arkadaşlarıyla beraber eğlence mekanlarında çekilmiş olan fotoğrafları sosyal medyada “Sanırım bir tek ayakkabı almaya paran yok!” yorumlarının gelmesine sebep oldu.
YALAN
Diyanet İşleri Başkanlığı Hakkında Çıkan Yalanlar
11 Haziran, 2022
CHP yandaşı Sözcü Gazetesi’nin "Diyanet camilerden T.C. ibaresini kaldırıyor." İddiası da sosyal medyada dönem dönem karşımıza çıkan diğer bir iddia. Geçtiğimiz günlerde yeniden karşımıza çıkan bu iddiaya Diyanet İşleri Başkanlığı Twitter üzerinden açıklama getirdi. Başkanlığın paylaştığı detaylar arasında yapılacak olan değişikliğin yalnızca logo ve rengi kapsadığı da yer aldı.